12 Aralık 2013 Perşembe

Yeni Mezun Adayla Mülakattayız

Onu ilk gördüğümde lobideki koltuklarda mülakat için çağırılmayı bekliyordu. Arkasına yaslanmamış, sanki çağırıldığında vakit kaybetmeden hızlıca kalkabilmek için koltuğun ucuna ilişmiş, çantasını da kucağına almıştı. Görüşme öncesinde özgeçmişini incelemiştim, 2 yıl önce üniversiteden  mezun olmuş; 1,5 yıldır da yüksek lisans öğrenimine devam ediyormuş. En fazla 23 yaşında olan bu genç, yeni mezun adayın yanına gidip en sıcak gülümsememle "Hoşgeldiniz!" dedim. Gözlerini ilgiyle ve biraz da merakla kocaman açarak yüzüme baktı. 

Elimi uzattığımda çekinerek uzattı elini ve güçsüzce sıktı ya da elini elime öylece kısacık teslim ediverdi demem daha doğru olur. İlk iş görüşmeleri adaylar için hep heyecanlı geçer ve ben de hala kendini yeni mezun gibi hisseden bir İK'cı olarak onların heyecanını içimde hisseder, paylaşırım...
Neşeyle, cıvıl cıvıl çay-kahve içen çalışanların bulunduğu alandan geçip görüşme yapacağımız odaya yürürken "Nasılsınız?" dediğimde ne cevap vereceğini bilemedi. "İyiyim" ile "Teşekkür ederim" arası ama her ikisi de olmayan birşeyler söyledi. Ben heyecanını hissetmemiş gibi yapıp "Bugün hava çok yağmurlu, epey trafik vardır. Rahat gelebildiniz mi?" deyip havadan-sudan muhabbetle benden çekinmesini, heyecanını aşmasını sağlamaya çalıştım. "Trafik vardı ama rahat geldim" dedi. Otururken "Ne içersiniz, çay-kahve, bitki çayı?" diye sordum. "Almayayım." dedi. "Ben de birşeyler içeceğim, karşılıklı içelim." dedim. Gülümsedi... "Siz ne içerseniz..." dedi.

Kahvelerimiz geldiğinde o hala karşımdaki sandalyenin ucunda düşecekmiş gibi tedirgin oturuyordu. Bu kadar heyecanlı bir aday ile etkin bir iş görüşmesi yapıp onu yakından tanıyabilmemin imkanı yoktu! Ortama ve bana daha çok alışması için ona birkaç dakika verdim. O sırada gülümseyerek iznini istedim; özgeçmişine ve doldurduğu forma kısaca göz gezdirdim. Odayı ve beni birkaç saniyeliğine incelemek, derin bir nefes almak için yeterince zamanı olmuştu.

Sonrasında "Tekrar hoşgeldiniz. Bugün sizinle karşılıklı sohbet edeceğiz, formal bir iş görüşmesi olmayacak. Özellikle yeni mezun arkadaşlarla sohbetlerimiz çok keyifli oluyor. Lütfen rahat olun..." dedim. Yine gülümsedi. "Tamam" dedi gözlerimin içine içtenlikle bakarak. "Özgeçmişiniz elimde ama sizi sizden dinlemek ve daha yakından tanımak isterim" dedim.  Nereden başlayacağını bilemedi, yönlendirmemi bekledi. "Üniversite eğitiminizden başlayarak varsa staj ve part -time iş deneyimlerinizi de anlatırsanız sevinirim" dedim. "Sonrasında soru-cevap şeklinde devam ederiz sohbetimize...Siz de bizi ve pozisyonu merak ediyorsunuzdur." Sandalyenin arkasına biraz daha yanaştı tam olarak yaslanmasa da...

On saniye içinde okuduğu üniversiteyi ve yüksek lisans yaptığı bölümü hızlıca söyleyip sustu. Özellikle yeni mezun adaylarda adayın ilgi alanlarını, eğilim ve kariyer hedeflerini daha yakından öğrenmemize olanak sağlayan hiçbir detay bilgi paylaşmadı.

O bölümü neden seçmiş?
Okuduğu bölüm gönlünde yatan bölüm müymüş?
Okurken hangi derslerden daha çok keyif almış?
Hangi derslerden hoşlanmamış?
Dersleri sırasında yaptığı projeler, ödevler, baka çalışmalar olmuş mu?
Üniversite kulüplerinde görev almış mı?
Arkadaşlarıyla bir aktiviteye katılmış mı?
Hangi dersi alırken hayalinde geleceğiyle ilgili bazı şeyler şekillenmiş?
Hangi kitaplar onun için unutulmaz olmuş?
Öğrenciliğinde staj yapmış mı?
Sonucunda başarısız da olsa, kabul edilmemiş olsa da biryerlere staj, iş başvurusu yapmış mı?
Kendini geliştirmek için bir kursa gitmiş mi?
Aldığı eğitimin kendisi için faydalı olduğunu düşünüyor mu?
Yurtdışında benzer bölümlerdeki öğrenciler neler yapıyor araştırmış mı?
Alanıyla ilgili güncel gelişmeleri takip ediyor mu?

Bunların hiçbirini öğrenemedim. Tabi ki bütün bu sorulara cevap olabilecek herşeyi anlatmasını beklemiyordum. En azından kendiyle, eğitimine ve hayata bakışıyla ilgili fikir edinebileceğim birşeyler anlatabilirdi. Sonrasında sohbetimiz gelişir, iş hayatından neler beklediği ve hayalindeki işle ilgili bilgiler alır; bizim ona sunabileceğimiz işin onu gelecekte mutlu edip etmeyeceğini biraz da olsa anlardım.

Biz İK'cılar yeni mezun adaylardan bir işle ilgili kendilerini ispatlamalarını, iddialı cümleler kurmalarını veya başarılarla dolu bir geçmiş anlatmalarını beklemeyiz doğal olarak. Eğer bir yeni mezunla iş görüşmesi yapıyorsak görüştüğümüz pozisyonun "yeni mezunlar" için olduğunu ve adayın işe başladıktan sonra bir "yetiştirme-eğitim" sürecinden geçeceğini biliriz. Bu nedenle adaydan allame-i cihan olmasını beklemeyiz, bekleyemeyiz!.. Bu nedenle adayların kafasında "Bu iş için yeterince iyi değilim, yetersizim, deneyimim yok..." gibi kaygılarla iş görüşmesine gelmesi durumu daha da zorlaştırabilir.

Yeni mezun bir aday iş görüşmesine çağırıldıysa şunu bilmelidir ki özgeçmişinde yazılı olan bilgilerle, eğitim ve bölümüyle, yabancı diliyle aslında o pozisyon için gerekli kriterleri karşılıyordur. Geriye sadece görüşme sırasında kendini açıklıkla anlatması, kendini güçlü-gelişime açık yönleriyle ne kadar iyi tanıdığını ve gelecekle ilgili hedeflerini anlatması kalır...

Tüm iş görüşmelerimde şunu gördüm ki; adayın o işle ilgili gelişime açık (zayıf) yönleri olsa dahi "doğallığı" ve "kendini ifade edebilme becerisi" o işi alabilmesi için çok önemli... Bazen kağıt üzerinde o iş için daha uygun bir aday varken dahi iletişim problemlerinden dolayı o kişi o pozisyon için "uygun olmayan" adaylar arasına alınabilir.

Bu iş görüşmesinin devamında adayın ve benim neler yaşadığımızı anlatacağım.

Herkese sevgiler...

Resim : fordizayn.files.wordpress.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder